Bakan Pakdemirli’den gübre desteği açıklaması
Pakdemirli, Orman Genel Müdürlüğünde tarımsal desteklere ilişkin yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle ham madde, girdi ve nakliye maliyetlerinin arttığına işaret etti.
Nüfus ve kentleşmenin artması ve küresel ısınmayla birlikte tarımsal üretimle ilgili risklerin ortaya çıktığını belirten Pakdemirli, Türkiye’nin de orman yangınları, seller ve şiddetli kuraklığa maruz kaldığını söyledi.
Pakdemirli, tarımsal üretimin stratejik olduğunun bir kez daha öne çıktığını vurgulayarak, Kovid-19 salgını sürecinin en başından itibaren tedbirler aldıklarını, arz sıkıntısı yaşanan önemli bir ürün olmadığını ifade etti.
Son 20 yılda yapılan baraj ve sulama yatırımları sayesinde meteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönmediğine işaret eden Pakdemirli, “Geçen yıl, bitkisel üretimde 126 milyon tonla Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık.” dedi.
– “GIDA GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ BİR KONU”
Pakdemirli, iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için ciddi çalışmalar yaptıklarını, bu kapsamda yatırımları artırdıklarını ve tarımsal Ar-Ge ile ilgili faaliyetleri ciddi aşamaya getirdiklerini söyledi.
Son 19 yılda 600 baraj, 8 binden fazla su ve sulama tesisi inşa ederek çiftçilere sulama altyapısı kazandırdıklarını dile getiren Pakdemirli, kuraklığa toleranslı bitkiler geliştirdiklerini ifade etti.
Pakdemirli, tohumda yerlilik oranını yüzde 96’ya çıkardıklarını ve bunları Türkiye topraklarına uyumlu hale getirdiklerini belirterek, “Son 19 yılda buğdayda aynı birim alanda yüzde 41, şeker pancarında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84 ve mısırda yüzde 124 verim artışı oldu. Hayvancılıkta da ciddi verim artışı yaşadık. Sığır ortalamasında et verimi yüzde 60, sığırdaki süt verimi yüzde 85 arttı.” diye konuştu.
2050’de artan nüfus nedeniyle daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacağına ancak kıt kaynaklar nedeniyle tarımsal üretimde düşüş beklendiğine dikkati çeken Pakdemirli, şöyle devam etti:
“Bugün yapmış olduğumuz araştırmaların çok ötesinde araştırmalar yaparak, Ar-Ge faaliyetlerimizi daha iyi noktaya getirmemiz lazım. Bu zor denklemler arasında gıda güvenliğinin önemli bir konu olduğunu düşünüyoruz. Bütün öngörüleri dikkate alıyoruz, yatırım ve Ar-Ge çalışmalarımıza devam ediyoruz.”
– “TÜM ÜRÜNLERDE GÜBRE DESTEKLERİNİ YÜZDE 100 ARTIRACAĞIZ”
Pakdemirli, 19 yıldır tarım ve hayvancılığı stratejik bir sektör olarak gördüklerini, tarımı günlük siyasi tartışmaların dışında tuttuklarını söyledi.
Üreticinin ve tüketicinin yanında olmaya devam ettiklerini belirten Pakdemirli, iklim değişikliği ve salgının piyasaları derinden etkilediğini vurguladı.
Pakdemirli, tarımsal ürünlerde ve girdilerde küresel bazda çok büyük artışlar olduğuna işaret ederek, uluslararası boyutta yaşanan gelişmeleri de yakından takip ettiklerinin altını çizdi. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleriyle 2021 başında gübre desteklerinin yüzde 100, sertifikalı tohum desteklerini hububatta yüzde 88 ila yüzde 166 artırdıklarını hatırlattı.
Son günlerde dünya genelinde gübre ve gübre ham madde fiyatlarının tekrar artışa geçtiğine dikkati çeken Pakdemirli, yaşanan bu gelişmeler karşısında önceliklerinin çiftçilerin korunması ve üretimde sürdürülebilirliği sağlamak olduğunu belirtti.
Bu amaçla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteklerini yüzde 25 artırarak ödeyeceklerini bildiren Pakdemirli, şunları söyledi:
“2022 üretim yılı için de hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceğiz. Buğday, arpa, çavdar, tritikale ve yulaf için 16 lira olan gübre desteğini 2021 yılı üretimi için dekara 20 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 32 lira olarak ödüyor olacağız. Diğer ürünlerde ise gübre desteklerini 2021 üretim yılı için dekara 8 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 16 lira olarak ödeyeceğiz. 2022 üretim yılı için sertifikalı tohum kullanım desteğini buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltik için yüzde 50 artışla dekara 24 liraya çıkardık.
Bu düzenlemeyle son 2 yıllık süreçte buğdayda gübre desteğini tam 4 misli, sertifikalı tohum desteğini de yaklaşık 3 misli artırdık. Mazot desteğini de her üretim yılı için maliyetinin ortalama yüzde 50’si olacak şekilde ödemeye devam edeceğiz. Her zaman çiftçimizin yanında olduk, imkanlar çerçevesinde olmaya da devam edeceğiz. Üreticilerimiz ve yetiştiricilerimiz, maliyetlerindeki artıştan endişe etmesin, gönülleri ferah olsun, onlar ekip biçmeye devam etsin.”
Pakdemirli, son 3 senedir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde çiftçiye ciddi pozitif ayrımcılık yaptıklarını, özellikle artan desteklerin yanında doğru planlanmış, üretici dostu müdahale alım programlarına başladıklarını ifade etti.
– “DAHA FAZLA ÜRETMEMİZ LAZIM”
Bu müdahale alım programlarının hasat öncesi açıklanan, üreticinin maliyetlerinin üzerinde konumlanan ve üreticiyi sürdürülebilir olarak üretime sevk eden bir politikası olduğunu dile getiren Pakdemirli, “Ben buradan çiftçilerimize seslenmek istiyorum; daha fazla üretmemiz lazım, tohumu daha fazla toprakla buluşturmamız lazım. Ahırı, ağılı ve kümesi mutlaka dolu tutmamız lazım. Tarımsal üretim, bir milli güvenlik meselesidir. Ben her zaman bunu söylüyorum. Bunu da günlük siyasetten ari olarak tutmamız, siyasetin dışında konuşmamız lazım.” dedi.
– “TARIMSAL ÜRETİM SEFERBERLİĞİMİZİN STARTINI VERİYORUZ”
Pakdemirli, çiftçinin emeği ve gayreti sayesinde bir karış toprağın boş kalmasına müsaade etmeyeceklerini vurgulayarak şunları kaydetti:
“Şimdi ekim zamanı, şimdi tohumu toprakla buluşturma zamanı. Allah’ın izniyle, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürülmedik tarla, ekilmedik tohum kalmayacak. Bu gayret ve hedefle çalışmaya devam ediyor olacağız. Az sonra buradan il müdürlerimizle bir video konferans toplantısı gerçekleştireceğiz, 50 talimat vereceğiz.
4 bakan yardımcım, 81 il tarım müdürüm, 922 ilçe tarım müdürüm, tüm üretim sürecinde çiftçilerimizin yanında olacaklar. Tarımsal üretim seferberliğimizin startını veriyoruz. Üretim sezonu boyunca da tam kadro sahada olacağız.”